Psikolog Serra Ulusel | Kadıköy – İstanbul

Kaygı Döngüsünü Kırmak

Kaygı çoğu zaman zihnin bizi korumaya çalışan ama sesi yükseldiğinde hayat alanımızı daraltan bir uyarı sistemidir. Terapi odasında önce bu sesin hangi anlarda yükseldiğini birlikte haritalandırırım: akla gelen otomatik düşünceler, bedendeki duyumlar (nefesin hızlanması, çarpıntı, sıcaklık), tetikleyici durumlar ve kaçınma davranışları… Tabloyu görmek, kaygıyla kavga etmek yerine onu anlamaya başlamanın ilk adımıdır.

Ardından düşünce–duygu–davranış üçgeninde işlevsiz örüntüleri fark ederiz. “Ya kontrolü kaybedersem?” gibi felaketleştiren cümleleri somut kanıtlarla test etmek, zihnin kesin sandığı yargıları esnetir. Bu süreçte küçük ev ödevleri veririm: kısa gözlem formları, düşünce yakalama pratikleri ve gün içinde uygulanabilir mini egzersizler.

Kaçındığımız sahneler kaygıyı beslediği için, güvenli bir hiyerarşi kurarak adım adım maruz kalma çalışırız. Amaç sizi zorlamak değil; tolerans penceresini yavaşça genişletmek ve bedene “dayanabildim” deneyimini kazandırmaktır. Küçük başarılar birikince, zihnin tehdit algısı azalmaya başlar.

Düzenli ritim, uyku, beslenme ve hareket; kaygı çalışmasının sessiz destekçileridir. Nefes, topraklama ve duyusal farkındalık gibi düzenleme becerileri ise anlık iniş–çıkışları yönetmenize yardımcı olur. Kaygıyı tamamen yok etmek değil, onunla birlikte yaşamayı öğrenmek hedefimizdir.

Sonunda danışanlarımda en sık gördüğüm değişim, “Kaçmam gerekmiyor” cümlesidir. Kaygının mesajını okumayı öğrendikçe, yaşam alanınız genişler; kararlarınızı korku değil, değerleriniz yönlendirir. Bu yol sabır ister ama her tutarlı adım, hikâyenizi daha gerçekçi ve şefkatli bir dile taşır.